Anneler babalar çocukları için hep en iyisi olsun isterler. İyi bir eğitim alsın, iyi bir eş bulsun, iyi bir iş kursun. Bütün umutları çocuklarının dünyaları üzerinedir. Veli toplantılarında övülen çocukların anneleri ve babaları olmak gurur vericiyken, başarısız veya sosyal ilişkilerde sıkıntısı olan çocuklardan bahsedilirken anne ve babalar gözlerini kaçırırlar herkesten.
Peki... Çocuklarımıza mahremiyet duygusunu kazandırmak için çabalıyor muyuz? Ya da bunu nasıl yapacağımızı biliyor muyuz? Hiçbir anne-baba çocuğunun maddi veya manevi travmalara maruz kalmasını istemez. Ancak maalesef çocuklarımızı korumak her zaman mümkün olmuyor. Modern çağın getirdiği ve hayatı bize kolaylaştıran teknolojinin olumsuz yönlerinin etkileri de var bu durum üzerinde. Televizyonlarda yayınlanan diziler, çizgi filmler ve reklamlar ne kadar da çok cinsel içerikli. Artık uygunsuz pek çok sahne sansürsüz yayınlanmakta ve maalesef algılarımız bu duruma o kadar alışmış ki bunları farkında olmadan izlemekte ve izletmekteyiz. Mahremiyet eğitimi çocuklarımızın kişilikleri üzerinde çok önemli bir yere sahiptir. Çoğu davranışı yönlendirmek, yerine daha olumlu bir davranış koymak zamanla başarılabilecek bir durumdur. Ancak mahremiyet eğitimi tamamen soyut bir eğitimdir. Çocuğun zihninde, duygularında yer edinmeniz lazım. Çocuklarınızı kötü niyetli kişilerden korumak için çok duyarlı olmanız gerekmektedir. Mahremiyet eğitimi sonucunda çocuğunuzun kendine, bedenine ve de bir başkasının varlığına olan saygısı artacaktır. Bu doğrultuda yapılan bir haksızlık karşısında kendini koruyabilecek ve bir başkasına zarar vermeyecektir.
Mahremiyet ‘yasaklardan, ‘hayırlardan oluşmaz. Aksine bu şekilde bir mahremiyet duygusu kazandırma çabasında iseniz, çocuk sizin olmadığınız yerlerde yanlış davranışlarda bulunacaktır. Çünkü bu şekilde yalnızca engellenmektedir. Oysa bizim istediğimiz, yanlış olduğunu bilerek olumsuz davranışlarda bulunmaması ve kendini buna maruz bırakmamasıdır. Çocuğu sürekli bir denetim altında tutmak, yasaklarla etrafını çevirmek ona yalnızca suçluluk duygusu hissettirecek ve belki de yasak olan ona tatlı gelecektir. Bu eğitim birkaç gün içinde bitirilen bir süreç değildir. Uzun yıllar alacak bir eğitim sürecidir. Biz yetişkinler kötülük hakkında ve “kötü insanlar” hakkında oldukça bilgi sahibiyiz. Ancak çocuklar için durum böyle değildir.
Öncelikle çocuklarımıza “bedenlerinin onlara emanet olduğu” bilincini vermekten başlayabiliriz. Mesela 3-4 yaşlarından itibaren anneler çocuklarının üzerlerini başkalarının yanında değiştirmemelidir. Etrafta olan kişileri önemsemeyen anne, çocuğa da bu bilinci verir. “Vücudum bana emanet” anlayışı ile üzerini değiştirirken yalnız olma bilinci kazandırılır böylece. Nasıl oluyor da sokakta sizi görenlerin sizi izniniz olmadan öpmesi normal karşılanmıyorsa çocuklar için de bu durum aynı olmalıdır. Çocuklara “izni olmadan bir başkasının onlara dokunmaması gerektiği” bilincini kazandırılmalıdır. Akraba ziyaretlerinde çocuklarınızı “Amcanı, teyzeni öp hadi bakalım.”, “Git de seni bir öpsün.” gibi söylemlerle zorlamanız bu eğitime tamamen ters düşmektedir.
Yine çok önemli bir basamak da, “özel bölgelerin mahremiyeti” dir. Banyo sırasında çok hassas davranmalı ve çocuğun özel bölgesine karşı geliştirdiği refleksler normal kabul edilmelidir. “Banyoda ve tuvalette yalnız olma” bilinci kazandırmak da oldukça önemlidir. 4 yaşından itibaren çocuklarınızın tuvalet ihtiyaçlarını kendilerinin gidermesine izin verin. Banyolarını kendileri yapabilmeliler. Eğer yapabilme durumu henüz yoksa mutlaka çamaşırı ile banyosunu yaptırın. Arkanızı dönün özel bölgelerini temizlesinler ve daha sonrasında üzerlerini giydirin. Eğer mümkünse kendileri giyinmeliler. 4 yaşlarındaki bir çocuk tuvaletin özel bir alan olduğunu bilmelidir. Yine bunu mümkün kılmak için çocuğunuzun yanında asla tuvalet ihtiyacınızı gidermeyin ve banyo yapmayın.
Çocuklara mahremiyet duygusunu kazandırır ve bunu başarılı bir şekilde kimliklerine yer ettirirseniz, yetişkinliklerinde hem bir başkasının sınırlarını işgal etmeyecekler hem de her zaman kendilerini koruma içgüdüsü ile sosyal ilişkilerini kuracaklardır. Unutmayın ki; çocuk tacizcileri yalnızca haber programlarında, filmlerde bulunmamakta. Gelişen teknoloji sayesinde, çoğalan “kötü fikirli insanlar” maalesef hemen her yerde.
Son günlerde yazmaktan bile imtina ettiğim, küçücük bebeklere, çocuklara, ciğer parelerimize yapılan tecavüzler var. Maalesef son yıllarda çoğalmaya başladı bu vahşetler. Öncelikle devletimizin alması gereken önleyici tedbirler olmalı . Bu suçu işleyenlerin Katli vaciptir. Bu aziz vatan topraklarında bir mezarları bile olmamalıdır. Meclisimiz idam kararını bir an önce çıkarmalıdır. Sözün bittiği yerdeyiz artık icraat istiyoruz.
Sevgili dostlar, çocuklarınızı koruyun, kollayın ama en önemlisi siz yanlarında değilken de kendilerini korumalarını onlara öğretin. Allah yardımcımız olsun.
Çocuklarımız+Benden+İzinsiz+Bana+Dokunamazsın+Diyebilsin!