Çanakkale’den Afrin’e…
19 Mart 2018 14:57
Ey tarihin en büyük şehadet destanını yazanlar. Şerefinin ölçüsü, tarihin ufuklarına sığmayan Kahramanlar. Yüreği avucunda, kefeni sırtında olanlar. Ey Er oğlu Er, Yiğit oğlu Yiğitler. Allah ve Resul’ünün övdüğü makama Çanakkale’den, Gelibolu tepelerinden yükselenler… size binlerce kez selam olsun…..
Kahramanca çarpışıp, kan verenler, can verenler… Arslan gibi kükreyip, mertçe haykıranlar… Zaferi kazanma ışığının bir parıltısı bile görülmezken ,akın akın ölüme koşanlar ….Günün en kahpe ,en zalim silahlarına göğsünden, alnından hedef olanlar… Parça parça et olup, dağlara tepelere yağanlar ..Ey adsız, isimsiz toprağın kara bağrında, orayı gül bahçesine çevirenler…Çağın en büyük kahramanları… Ölerek yaşayan, canını feda ederek vatanımızı koruyan yiğitler…. Toprağın koynuna, gülerek giren mücahitler…. Türk milletinin şanına ve şerefine leke sürdürmeyen Mehmetçikler… Sizi kalem yazmaktan, kelimeler ifade etmekten aciz…. Tarihin bağrına sığmayan kahramanları, ancak destanlar yazabilir. Siz tarihin en büyük destanını yazdınız. Süngüleriniz kalem, kanlarınız mürekkepti… Bu savaş haç’ın karşısında, Hilal'in savaşıydı. Çanakkale yaralı arslanların pençesiz dövüşmek zorunda bırakıldığı yerdi… Çanakkale, çakalların bu güzel vatanımıza hücum ettiği yerdi…
Ey şehit ve gazi torunları; Bugün ne olursan ol, ama geçmişini unutma! Tarihi unutursan vebali büyük olur. Dün cepheye giderken uzaklardan duyulan kağnıların yürek yakan iniltisini unuttun mu? Cepheye mermi taşırken yolda donarak şehit olan Şerife bacıların hatırası seni etkilemiyor mu? Ya bir günlük damat iken yurdunu savunmak için cepheye koşanların hali… Elinin kınası kurumadan, Mehmet'ini son defa gören 3 günlük taze gelin Ayşeler Fatmalar… Bir umut diye gökteki kuşlara, yerde esen rüzgârlara evladından haber soran anaların hali… Bunları unutmak mümkün mü? Dünsüz bugün olur mu ki? Kalbindeki küfleri bir üfle bakalım altında kıpkırmızı bir ateşin yandığını göreceksin… Daha da derinlere inersen nefes alıp veren, soluyan fokur fokur bir yanardağ bulacaksın. Bu yanardağ senin yumruk kadar olan kalbinde ….Üzerinde yaşadığın mirasın manasını anla. Dünü doğru öğren, bugünü doğru yorumla… Geleceğe hazırlan, bir ve beraber ol ki Türkiye'mizde çiçekler açsın ,gönüller huzur bulsun, dünya sayemizde mutlu olsun…..
Bugün Çanakkale'nin mesajını alan nice kahramanlarımız var. Tıpkı Çanakkale'deki gibi bugün de Türkiye'miz 7 düvele karşı mücadele ediyor. Kahraman askerimiz Güneydoğu'da hainler ile Afrin'de uzantılarıyla kahramanca çarpışıyor. Ha bir de bu millette Çanakkale şuuru hala var mı? Sorusunun cevabının 15 Temmuz'da verildiğini düşünüyorum. Türk milletinin Allah'ı ve peygamberini sevdiğine gönülden inanıyorum. Rabbimizin de Türk milletine yardım ettiğine inanıyorum. Bu Asil milletin yüreğinde, kocaman bir Merhamet ‘in olduğunu hainler e bile Merhamet ettiğinden anlıyorum.
Bu topraklar bedeli de, sorumluluğu da ağır topraklar. Borçlu olarak doğduğumuz ama borcumuzun parayla değil can ile kan ile ödendiği ve gerektiğinde yine ödenmesi gereken topraklar… Sultan Alparslan’dan Ertuğrul Gaziye, Fatih ten Kanuniye, Abdülhamit Han’dan Gazi Mustafa Kemal Paşaya ve nice isimsiz kahramanlara borçlu olduğumuz, borçlu doğduğumuz topraklar…
Çanakkale'de başına kına sürülüp vatan için kurban edilen evlatlar, evladını kurban eden analar vardı. Bugün de yanan yüreğine rağmen evladım vatana kurban olsun, bir evladım daha var, o da Bu Vatana kurban olsun diyen Şehit Anneleri var. Ya Rab: Bu Anneleri kıyamete kadar başımızdan eksiltme. O gün imanlı bir ordumuz vardı. Bugün de imanı ,şehadet mertebesini bilen Askerimiz Polisimiz var.. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Çanakkale'de bize savaşı kazandıran İMAN’dı diyor hatıralarında… Yarabbi imanımızı eksiltme…
Gelibolu yarımadasını, şehitliklerimizi çocuklarımızla sık sık ziyaret edelim. İyi bir rehberden istifade edelim. Rehberimiz gönüllerimize kahramanlarımızı ve milli şuurumuzu nakşetsin. Çünkü Çanakkale’yi geçilmez kılan askeri taktiklerden ziyade vatan aşkı ve iman dolu gönüllerdi. Selam ve dua ile….
Çanakkale’den+Afrin’e…